Bu yazıda, fintech ekosisteminin ne anlama geldiğini, hangi oyuncuları içinde barındırdığını ve neden geleceğin finans dünyasını şekillendiren bir güç haline geldiğini hep birlikte keşfedeceğiz!
Yazan
Nursena Pancar
Yayınlanma tarihi
14 Apr 2025
İnternetin hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle birlikte, pek çok alanda olduğu gibi ekonomi ve finans dünyası da bu dönüşümden nasibini aldı. Dijitalleşmenin hız kazanması, bireylerin ve toplulukların finansal hizmetlere daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşmasını mümkün kıldı. Artık sadece bankaya gitmeden hesap açmakla kalmıyor, yatırım yapmaktan kredi almaya kadar pek çok işlemi birkaç dokunuşla gerçekleştirebiliyoruz. Bu değişim, beraberinde finansal teknolojiler alanında önemli yenilikleri getirdi. Yenilikçi çözümler sunan dijital finansal hizmetler, geleneksel sistemlerin yetersiz kaldığı alanlara nefes olurken, aynı zamanda kullanıcıların ihtiyaçlarına daha esnek ve kişiselleştirilmiş yanıtlar vermeye başladı. Kısacası, dijitalleşme finansı sadece hızlandırmakla kalmadı, onu herkes için daha erişilebilir ve kapsayıcı bir hale getirdi.
Son yıllarda finans dünyasında yepyeni bir oyuncu sahneye çıktı ve kısa sürede adından sıkça söz ettirmeyi başardı. Finans, teknoloji ve girişimcilik alanlarına ilgi duyan pek çok kişinin radarına takılan bu kavram, artık gündelik sohbetlerde bile yerini almaya başladı: Fintech. Hem geleneksel finans sistemine bulduğu çözümler ile hem de teknolojiyi merkeze alarak kullanıcı deneyimini dönüştürmesiyle Fintech modern çağın en dikkat çekici yeniliklerinden biri oldu.
Peki, Fintech tam olarak ne anlama gelmektedir? Fintech finans sektörünü yeniden nasıl şekillendirmekte ve kullanıcı deneyimini nasıl değiştirmektedir? Yazının ilgili bölümlerinde bunlara detaylıca değineceğiz.
Nispeten yeni bir kavram olan fintech, finans ve teknoloji kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır ve özel tek bir tanıma sahip olmamakla birlikte tanımı çeşitlilik göstermektedir. Oxford sözlüğünün çevrimiçi versiyonu fintechi “bilgisayar programları ya da başka teknolojiler kullanılarak bankacılık ve finansal hizmetlerin sağlanması olarak tanımlamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin yaptığı tanıma göre de “Finansal hizmetleri yenilikçi, tamamlayıcı ve hızlandırıcı iş modelleri ile sayısal teknolojiler kullanarak sunan kuruluş veya üründür.”
Fintech, finans sektörüne yeni bir boyut kazandırmakta ve sektörü bir sonraki aşamaya taşımaktadır. İşin özünde fintech şirketleri, kavramın ikinci kelimesi olan teknoloji bağlantısını ön plana çıkararak finansal hizmetleri erişebilir kılmak ve herkese ulaştırmayı amaçlamaktadır. Bu amaçlarını işlemlerini finansal fiziki yerleşkelerden bulut tabanl hizmetlere kaydırmaktadır. Fintech, davranışsal ve işlemsel analitik, makine öğrenmesi, büyük veri, blokzinciri, biyometri, bulut ve mobil veri gibi teknolojilerle desteklenen teknoloji merkezli firmaların yeni neslidir.
Peki bu fintech ne zaman hayatımıza girdi ve gelişimi nasıl oldu?
Kredi kartlarının nakit paraya bir ikame olarak piyasaya çıktığı günden itibaren fintech kavramı yavaş yavaş vücut bulmaya başlamıştır. 1960’lı yıllarda başlayan banka hizmetlerinde büyük bir atılım gerçekleştiren ATMlerin varlığı, 1970’lerde başlayan elektronik hisse senedi alım satımı ilk ve büyük adımlar olarak başlamıştır. 1980’lerde bankaların veri ve kayıt tutması arkasından gelen 1990’lı yıllarda başlayan e-ticaret iş modellerinin yaygınlaşması fintechi kavramsal olarak daha görünür kılmıştır.
Fintechin tarihi süreci;
Fintech 1.0 (1886-1967): 19.yy sonlarında finans ve teknoloji birleşerek finansal küreselleşmenin ilk dönemini başlatmıştır.
Fintech 2.0 (1967-2008): Geleneksel finansal kurumların öncülüğünde analogdan dijitale geçiş.
Fintech 3.0 (2008-Günümüz): Startup gibi yeni oyuncuların ortaya çıkışıyla birlikte ana bankacılık uygulama sağlayıcıları gibi büyük şirketlerin varlığı.
Teknolojinin ilerlemesi, cep telefonu ve internetin yaygınlaşıp herkesin kullandığı bir olgu olmasıyla finans sektörü büyük değişimler yaşamıştır. Dijitalleşmenin getirdikleriyle birlikte finansal hizmet ve ürünlerin şekli somut ve maddi bir varlıktan veri ve bilgiye dönüşmeye başlamıştır. Fintechi finans ve teknoloji kelimelerinin kombinasyonu olduğu için konunun detaylarına girmeden onu destekleyen veri ve teknoloji ekosistem alanının ne olduğunu anlamamız gerekmektedir.
Fintechin arkasındaki teknolojiler üç ana kategoriye ayrılabilir:
1. Uygulama Programlama Arayüzü (API): iki yazılım programını birbirine bağlayan ve karşılıklı iletişim kurmalarını sağlayan programlama kodu.
2. Büyük Veri: Bilginin ham ve karmaşık halinin analizler ve sınıflandırmalarla hem anlamlı hem de işlenebilir duruma dönüştürülmesidir.
3. Mobil: Müşteri ve kullanıcılara kesintisiz finansal hizmetler deneyimini uygun bir şekilde sağlayacak şekilde tasarlanmaktadır.
İnternet çağının başlaması televizyon ve gazete sektöründe olduğu gibi birçok sektörde köklü değişikliğe ve yeni iş modellerine neden oldu. Teknolojinin gelişmesi geleneksel modeller ve bazı finanslar araçlar için yıkıcı güç olsa da getirdiği avantajlar ve çözümler uygulanma süresini kolaylaştırmıştır. Tabii fintechin hızlı büyümesi ve gelişmesinin arkasında başka güçlü nedenlerde bulunmaktadır. Bunlar;
• Geleneksel bankalara duyulan güven eksikliği,
• 2008 kriziyle yaşanan kredi sıkıntısı,
• Geleneksel banka sisteminin talepleri karşılayamaması veya yavaş karşılaması,
• Fintechlerin daha hızlı ve ucuz hizmetler sunması.
Ekonominin uygulama araçları denince akla gelen ilk isim genellikle bankalar oluyor. Yıllardır bireylerin birikimlerini değerlendirdiği, işletmelerin yatırımlarını finanse ettiği ve devletlerin para politikalarını yönlendirdiği temel kurumlardan biri haline gelen bankacılık sektörü, ekonomik gelişmelerin yaşanmasına olanak sağladığı gibi, bu gelişmelerin yönünü de önemli ölçüde belirliyor. Dijitalleşme ve teknolojik yenilikler, bankacılık hizmetlerinin de dönüşmesini zorunlu kıldı. İşte tam da bu noktada Fintech kavramı, geleneksel yapıyı dönüştüren güçlü bir dinamik olarak devreye giriyor.
Artık klasik şube anlayışının ötesine geçiliyor; mobil uygulamalar, internet bankacılığı ve yapay zekâ destekli hizmetler sayesinde bankacılık, daha hızlı, daha kullanıcı dostu ve daha ulaşılabilir hale gelmiştir. Sadece teknolojik ve ekonomik değişimler değil yaşanan sosyolojik olaylarda bankacılık hizmetlerini ve bunların gelişim sürecini etkilemiştir. Yakın geçmişte yaşanan COVID-19 pandemi sürecinde dijital dönüşümünü sağlayan bankalar, tüm işlemlerin hızlı ve efektif bir şekilde aksama olmadan gerçekleşmesini sağlayarak müşterilerinden tam not almıştır.
Gelişen finansal teknolojilerin geleneksel araçlar üzerinde yıkıcı bir etki yaptığı kabul edilebilir bir gerçek olsa da fintech ekosistemiyle uyumlu bankalar bu durumu lehine çevirerek gücüne güç kattı. Tabii bu uyumun her banka için bu kadar kolay olmadığını yenilik ile bir mücadeleye girildiğini de kabul etmek gerekir. Nicols bu durumu “Bankacıların Fintech Keder Döngüsü” başlıklar açıklar.
Kaynak: Bankacıların Fintech Keder Döngüsü
Bankaların müşteri kaybı yaşamaması, kârlılığını koruması ve hatta artırması için attığı en stratejik adımlardan biri, dijital kanalların etkin bir şekilde kullanılması oldu. Artık fiziksel şubelerin yerini büyük ölçüde mobil uygulamalar, dijital platformlar ve kullanıcı dostu arayüzler aldı. Bu dijitalleşme hamlesi, yalnızca operasyonel verimliliği artırmakla kalmadı, aynı zamanda müşterilere zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın hizmet sunabilme imkânı getirdi.
Fintech ekosisteminin sunduğu imkânları erken fark edip kendi sistemine başarılı bir şekilde entegre eden bankalar ise teknolojik dönüşüm karşısında zayıf düşmek bir yana, çok daha güçlü bir konuma ulaştılar. Kendi içlerinde inovatif çözümler geliştiren ya da fintech girişimleriyle iş birliği yapan bankalar, sadece mevcut müşterilerini elde tutmakla kalmayıp, genç ve teknolojiye yatkın kitlelere de ulaşmayı başardılar. Böylece hem rekabet güçlerini artırdılar hem de dijital çağın ihtiyaçlarına ayak uydurarak finansal hizmet sunumunda yeni bir dönemin kapılarını araladılar.
Fintech dünyasındaki yenilikleri, rekabetçi ve işbirlikçi yapıları anlamak için öncelikle ekosistemin kendisini anlamamız gerekir. Fintech ekosistemi 5 ana yapıdan oluşmaktadır;
1. Fintech girişimleri: Ödemeler, varlık yönetimi, sigortafintech şirketleri, kitle fonlama, dijital cüzdanlar
2. Teknoloji geliştiricileri: Büyük veri analitiği, bulut bilişim, kripto para
3. Yönetim: Finansal düzenleyiciler
4. Finansal müşteriler: Kurumlar ve bireyler
5. Geleneksel finansal kurumlar: Geleneksel bankalar, sigorta şirketleri, risk sermayedarları.
Son yıllarda fintechler, finansal hizmet ekosisteminde köklü değişimlere imza atarak sektörün iskeletini adeta yeniden şekillendirdi. Sadece büyük yatırımcıların ya da şirketlerin değil; düşük gelirli bireylerin, mikro girişimcilerin ve finansal sisteme daha önce erişemeyen kitlelerin de teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanmasını mümkün kıldı. Bu yönüyle fintechler, finansal kapsayıcılığı artırarak önemli bir toplumsal fayda sağladı. Geleneksel finansal işlemleri daha pratik, hızlı ve erişilebilir hale getirerek herkesin rahatlıkla kullanabileceği yeni ürün ve hizmetlerin önünü açtılar.
Üstelik bu dönüşüm yalnızca ödeme sistemleriyle sınırlı kalmadı. Fintech ekosisteminin gelişmesiyle birlikte, alt başlık niteliğinde birçok yeni alan da doğdu. Şimdi, bu yeni alanları detaylı bir şekilde inceleyelim!
Dijital cüzdan, nakitsiz işlem yapabilmek için kişilerin ödeme bilgilerini güvenli bir şekilde muhafaza eden sistemdir. E-cüzdan veya elektronik cüzdan olarak da bilinen bu sistem kullanıcının kartlarını dijital olarak saklamaktadır. Bununla bağlantılı olarak ödemeler de akıllı telefon, tablet veya bilgisayar gibi elektronik bir cihaz üzerinden yapılmaktadır.
Dijital cüzdanlar, sadece ödeme aracı olarak değil kullanıcıların bilgilerini ve satın alma alışkanlıklarına erişebildikleri için güçlü bir pazarlama ve sadakat platformu olarak görülmektedir. Şirketlerin kullanıcıların satın alma alışkanlıklarına erişebilmesi dijital cüzdanların bir dezavantajı olarak değerlendirilse de aynı zamanda işlem kolaylığı ve zaman tasarrufunun olması da avantaj olarak görülmektedir. Dijital cüzdanlarda kullanıcının kimlik doğrulama riski kartı veren kişiye veya kuruma ait olduğu için satıcının ticari riskini de azaltır, bu da dijital cüzdanların başka bir avantajıdır. Dijital cüzdanların amacı hem alıcı hem satıcı için alışveriş deneyimini kolaylaştırmak ve iyileştirmektir.
Kitlesel kaynaklardan yararlanmanın bir alt dalı olarak 2008 mali krizinden sonra alternatif finans aracı olan kitle fonlama, girişimci ve yatırımcının yeni buluşma noktası oldu. Kitle fonlama, 2000li yıllardan itibaren, projesi olup sermaye yetersizliği yaşayan girişimcinin fikrini internet tabanlı bir platform üzerinden çok sayıda potansiyel yatırımcıya sunarak finanse edilmesini sağlayan bir finansman aracı olarak ekonomi dünyasında yerini aldı.
Kitle fonlama deneyimsiz, yeterli fona sahip olmayan fikir sahipleri ve yatırım alanlarında aktif olan ve olmayan tasarruf sahiplerini buluşturarak yatırımın tabana yayılmasını sağlar. Kitle fonlama, kendi işini kurmak isteyen girişimcilere, fonlanma sürecinde yatırımcıların ilgi ve alakasıyla planlanan ürün veya hizmet projesinin arz ve talep dengesini ön piyasa bilgisi olarak sunmaktadır. Fonlanma süresince alınan geri bildirimlerle projenin geliştirilmesi veya iyileştirilmesi kararı yatırımcıların ilgi ve alakası sayesinde herhangi bir yüksek maliyetli ve uzun süreli çalışmalara gerek duymadan sağlanır. Aynı zamanda, yatırımcıların soru, yorum ve talepleriyle pazarlama faaliyetlerinin de gelişmesini sağlar. Yatırımcılar açısından da küçük tasarrufların yatırıma dönüşmesi fon hareketliliğine neden olarak girişimcilik kültürünün gelişmesini sağlar.
Finansal danışmanlık sektörü, dijital dönüşümden belki de en çok etkilenen alanlardan biri haline geldi. Bu dönüşümün öne çıkan örneklerinden biri ise, fintech çatısı altında gelişen ve hem varlık yönetimini hem de bireysel yatırım süreçlerini yeniden şekillendirmeye odaklanan Wealthtech oldu.
Wealthtech, modern teknolojileri kullanarak yatırım ve varlık danışmanlığı hizmetlerini dijital ortama taşıyan şirketleri kapsıyor. Bu alanda faaliyet gösteren platformlar arasında çevrimiçi finansal danışmanlar, robo-danışmanlar, dijital varlık yöneticileri ve bireysel yatırımcılara yönelik dijital yatırım platformları yer alıyor. Söz konusu teknolojiler, yalnızca servet yönetimi alanını değil, aynı zamanda yatırımcıların finansal ihtiyaçlarına dair yaklaşımlarını da kökten değiştirmiş durumda. Artık bir yatırım danışmanına ulaşmak için ofise gitmek gerekmiyor; yapay zekâ destekli algoritmalar, yatırımcıların risk profiline ve hedeflerine göre kişiselleştirilmiş önerilerde bulunabiliyor.
Wealthtech şirketleri, sundukları hizmet çeşitliliğiyle yatırım dünyasını daha kapsayıcı, erişilebilir ve kullanıcı dostu hale getiriyor. Tam hizmet sağlayan geleneksel aracı kurumlara alternatif oluşturan bu platformlar, otomatik ya da yarı otomatik çalışan robo-danışmanlardan self-servis yatırım araçlarına, farklı varlık sınıflarına özel dijital piyasalardan hem bireysel yatırımcılara hem de profesyonel danışmanlara hitap eden zengin çözümlere kadar geniş bir yelpazede hizmet sunuyor. Bu sayede yatırım süreci daha şeffaf, daha düşük maliyetli ve daha az karmaşık hale geliyor.
Wealthtech’in sunduğu bu yenilikler, yalnızca yatırım dünyasının geleceğini şekillendirmekle kalmıyor; aynı zamanda finansal okuryazarlığın artmasına, bireylerin kendi ekonomik kararlarını daha bilinçli bir şekilde almasına da katkı sağlıyor.
Wealthtech, yani varlık yönetimi teknolojileri, özellikle bireysel yatırımcılar için finansal dünyayı çok daha ulaşılabilir ve anlaşılır hale getiriyor. Eskiden yalnızca belirli bir gelir seviyesinin üzerindeki kişilere hitap eden varlık yönetimi hizmetleri, bugün Wealthtech sayesinde herkesin parmak ucunda. Bu dijital dönüşüm, kullanıcıların hem yatırım yapma süreçlerini kolaylaştırıyor hem de finansal hedeflerine ulaşmalarını destekliyor.
Temelleri fintech anlayışına dayanan Insurtech, sigorta (insurance) ve teknoloji (technology) kelimelerinin birleşiminden oluşan bir kavramdır. Gelişen teknolojilerle birlikte sigorta sektöründe de dijital bir dönüşüm kaçınılmaz hale gelmiş, insurtech girişimleri de tam bu noktada devreye girmiştir. Bu alandaki temel amaç; sigorta sistemlerini daha kullanıcı dostu, verimli ve erişilebilir hale getirerek hem şirketlere hem de müşterilere değer katan çözümler sunmaktır.
Insurtech, mevcut sigorta modellerini yeni nesil teknolojilerle birleştirerek süreçleri daha akıllı ve hızlı hale getirir. Yapay zekâ, büyük veri, mobil uygulamalar ve bulut bilişim gibi araçlar sayesinde, sigorta şirketleri hem maliyetlerini düşürebilmekte hem de kullanıcı deneyimini iyileştirebilmektedir. Eskiden sigorta almak için acenteler arasında saatlerce teklif karşılaştırmak gerekirken, bugün insurtech platformları bu süreci neredeyse tamamen otomatik hale getiriyor.
Özellikle yapay zekâ destekli akıllı broker sistemleri, kullanıcıların ihtiyaç ve önceliklerini analiz ederek onlar için en uygun sigorta poliçesini önerebiliyor. Bu, karmaşık sigorta terimleri arasında kaybolmadan, kişiye özel ve doğru bir seçim yapılmasını sağlıyor. Aynı zamanda kullanıcılar, çok sayıda sigorta şirketi ve acentesine kolayca erişebildiğinden, rekabet ortamı artıyor ve bu da hizmet kalitesini olumlu yönde etkiliyor.
Insurtech girişimleri yalnızca poliçe satışıyla sınırlı kalmıyor; veriye dayalı karar verme, tam otomasyon, hasar süreçlerinin dijitalleştirilmesi ve sosyal medya üzerinden müşteri etkileşimi gibi alanlarda da yenilikler sunuyor. Bu sayede, dijital odaklı yeni nesil kullanıcılar, ihtiyaçlarına uygun çözümlere çok daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabiliyor.
Sonuç olarak, insurtech; sigortayı daha esnek, anlaşılır ve ulaşılabilir hale getirerek hem sektöre hem de kullanıcılara büyük fayda sağlayan dinamik bir alan olarak öne çıkıyor.
Regtech, yani “mevzuat teknolojisi”, fintech çatısı altında doğan ve adını hızla duyuran yenilikçi alanlardan biridir. Bu kavram ilk kez 2015 yılında Birleşik Krallık Finansal Yürütme Otoritesi (FCA) tarafından tanımlanmış ve “düzenleyici gereksinimlerin mevcut yöntemlere kıyasla daha hızlı, verimli ve etkili bir şekilde karşılanmasını sağlayan teknolojiler” olarak açıklanmıştır. Kısacası, regtech; teknolojiyi mevzuata uyum süreçlerinin hizmetine sunar.
Günümüz finans dünyasında mevzuatlar ve yasal düzenlemeler sürekli değişiyor. Bu durum, özellikle bankalar ve finansal kurumlar üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. İşte bu noktada regtech, hem sektörel ihtiyaçlara uyum sağlamak hem de mevzuat yükünü daha kolay yönetebilmek için devreye giriyor. Bulut teknolojileri, büyük veri ve hizmet olarak yazılım (SaaS) altyapısı sayesinde regtech çözümleri, şirketlerin regülasyonlara uygun hareket etmesini kolaylaştırıyor.
Regtech girişimleri; mevzuat raporlaması, risk yönetimi, kimlik doğrulama, kara para aklamayla mücadele, uyum kontrolleri ve işlem izleme gibi alanlarda hizmet sunarak hem finansal kuruluşlara hem de düzenleyici kurumlara yardımcı oluyor. Bu sistemler sayesinde manuel ve zaman alan denetim süreçleri dijitalleşiyor, hata payı azalıyor ve operasyonel yük hafifliyor.
Üstelik regtech sadece geçmiş verileri değil, gelişmiş analitik araçlarla gelecekte oluşabilecek riskleri de tahmin edebiliyor. Örneğin bir banka, düzenlemelere uyum konusunda hangi alanlarda eksik kaldığını bu araçlar sayesinde görebiliyor ve önleyici adımlar atabiliyor. Bu, sadece cezalardan kaçınmak değil, aynı zamanda kurumsal itibarı korumak ve sürdürülebilir bir yönetim sağlamak açısından da büyük önem taşıyor.
Kısacası, regtech; yasal yükümlülükleri daha şeffaf, hızlı ve etkili bir şekilde yönetmeyi sağlayan, hem finansal kurumların hem de düzenleyici otoritelerin işini kolaylaştıran çok yönlü ve stratejik bir araç olarak öne çıkıyor.
Finansal teknolojiler hayatımıza hız, kolaylık ve erişilebilirlik katarken; sadece bankacılık işlemlerini değil, finansal düşünme biçimimizi de köklü şekilde dönüştürüyor. Fintech ekosistemi, girişimciden bireysel yatırımcıya, düşük gelir grubundan büyük şirketlere kadar herkes için yepyeni imkânlar sunuyor. Geleneksel sistemlerin sınırlı kaldığı noktalarda devreye giren bu yenilikçi çözümler, geleceğin finans dünyasını şekillendiriyor. Bu dönüşümün bir parçası olmaksa sadece teknolojiye değil, aynı zamanda değişime açık bir zihniyete sahip olmayı gerektiriyor. Çünkü artık finans sadece büyük binalarda değil, cebimizde taşıdığımız bir uygulamada ya da bir fikrin peşinden giden bir girişimcide hayat buluyor.
Fintech çözümlerini güçlendiren teknolojileri ele alacağımız bir sonraki yazımızda, bu konuya daha derinlemesine bir bakış açısı sunacağız. Takipte kalın, çünkü dijital finans dünyasındaki en yenilikçi gelişmeleri sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz!
Spam yok. Sadece en son sürümler ve ipuçları, ilginç makaleler ve her hafta gelen kutunuzda özel röportajlar.
Gizlilik politikamızı okuyun
Ethis Kitle Fonlama Platformu A.Ş., Sermaye Piyasası Kurulu'na faaliyet izni başvurusunda bulunmuş ancak başvuru henüz sonuçlanmamıştır. Platformumuz henüz lisanslı bir kitle fonlama platformu değildir. Bu web sitesi sadece test amaçlı açılmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu'ndan faaliyet izni alınmadan ne İhraççılar ne de Yatırımcılar platformumuz üzerinden işlem yapamayacaktır. Saygıyla duyurulur.