Blokzincir teknolojisi çağında iş yapış biçiminizi dönüştürün; akıllı sözleşmelerle tanışın.
Yazan
Nursena Pancar
Yayınlanma tarihi
5 May 2025
Finansal teknolojilerin hızla gelişmesiyle birlikte, geleneksel sözleşme yapıları da dijital dönüşümden nasibini almıştır. Özellikle blockchain teknolojisinin sunduğu güvenli, şeffaf ve merkeziyetsiz altyapı, akıllı sözleşmelerin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Bu yeni nesil sözleşmeler, yalnızca finans sektöründe değil; sağlık, gayrimenkul, tedarik zinciri ve kamu hizmetleri gibi birçok alanda devrim niteliğinde yenilikler sunmaktadır. Bu yazıda, akıllı sözleşmelerin tanımından teknik altyapısına, avantajlarından kullanım alanlarına kadar birçok yönüyle ele alınması hedeflenmektedir. Gelin birlikte inceleyelim!
Akıllı sözlşeme kavramı ilk olarak Nick Szabo tarafından 1994 yılında gündeme getirilmiştir. Kendi içinde yürütme kabiliyeti olan bilgisayar kodlarıyla doğrulama ve sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirildiği bir şifreleme sözleşmesi olarak tanıtılmıştır. Aynı zamanda, akıllı sözleşmeler, kripto sözleşmeleri ve dijital sözleşme olarak bilinmektedir ve herhangi bir manuel müdahaleye gerek olmadan önceden tasarlanmış şartlara göre dijital olarak yürütülmektedir. Bunun bir sonucu olarak, akıllı sözleşmeler, geleneksel hukuki sözleşmelere alternatif olarak sunulmaya başlamıştır.
Akıllı sözleşmeleri tanımlarsak;
Akıllı sözleşmeler, aracıya ihtiyaç duymadan çalışan, güveni otomatik hale getiren ve önceden tanımlanmış koşullara göre kendiliğinden işleyen dijital sözleşmelerdir.
Akıllı sözleşmelerin temel amacı önceden ayarlanan şartlara dayanarak sözleşme tarafları arasında dijital varlıkların transferini kolaylaştırmaktır. Geleneksel sözleşmelere benzer biçimde ve bazı teknik özelliklerle kendi kendini yürütmektedir. Akıllı sözleşmeler, özerk, güvenilir ve tahrif edilemez blokzincir teknolojisi üzerinden işlem gerçekleştirdiği için yalnızca sözleşme taraflarına değil blokzinciri teknolojisi türüne bağlı olarak kullanıcılara ulaşabilirlik sağlamaktadır.
Akıllı sözleşmelerin işleyişini daha iyi anlamak için temel özelliklerini şu şekilde detaylandırabiliriz:
• Kendi kendini yürütebilir: Akıllı sözleşmeler, yazılım kodları aracılığıyla karmaşık senaryoları otomatikleştirir. Bu sayede, manuel olarak yürütülen birçok iş süreci daha hızlı ve etkin biçimde gerçekleştirilir.
• Otomatik işleyiş: Blokzinciri teknolojisinin sunduğu altyapı sayesinde, süreçler insan müdahalesine ihtiyaç duymadan işler; bu da hata payını önemli ölçüde azaltır.
• Değiştirilemezlik (zarara dayanıklılık): Blokzincirin merkeziyetsiz yapısı, akıllı sözleşmelerin kaydedilen işlemlerini geri döndürülemez hale getirir. Bu durum, veri güvenliğini ve işlem bütünlüğünü garanti altına alır.
• Aracısız işlem: Akıllı sözleşmelerin en büyük avantajlarından biri, aracı ihtiyacını azaltarak işlemlerin daha hızlı, şeffaf ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamasıdır.
• Düşük maliyet: Aracıların azaltılması, evrak süreçlerinin dijitalleşmesi ve teknolojinin aktif kullanımı sayesinde, akıllı sözleşmeler işletmelere önemli ölçüde maliyet avantajı sunar.
Akıllıcı sözleşmeler yıkıcı teknolojik gelişmelerden kabul edilmekte ve Pazar payı gittikçe artmaktadır. COVID-19 salgını, merkezi olmayan uygulamaların artmasına neden olmuş ve akıllı sözleşme teknolojisi de bundan pay almıştır. Akıllı sözleşmeler sadece finansal işlemlerle sınırlı olmayıp başta Nesnelerin İnterneti (IoT) olmak üzere birçok uygulama alanı içerisinde yer almaktadır. Sağlık, bankacılık, gayrimenkul, sigorta, enerji, telif hakları, eğlence ve medya olmak üzere birçok alanda yer almaktadır.
Kullanım alanlarına birkaç örnek verirsek; sigorta poliçesi şartları gerçekleştiğinde tazminat otomatik olarak ödenir. Hasta kayıtlarının güvenli bir şekilde paylaşılması, sigorta süreçlerinin kolaylaştırılması ve ilaç tedarik zincirlerinin denetlenmesinde kullanılır. Sanatçıların dijital eserlerini NFT olarak sunmaları ve telif gelirlerini doğrudan almaları için kullanılır. Örneğin, her yeniden satışta sanatçıya belirli bir pay otomatik olarak aktarılır.
Akıllı sözleşmeler, geleneksel kağıt sözleşmelerini program kodları haline getirmektedir. Sözleşme koşulları resmi dil yerine bilgisayar dilinde kodlanmaktadır. Akıllı sözleşme şartları, ilgili blokzinciri ağı tarafından takip edilen bir protokolle otomatik olarak uygulanmaktadır. Genellikle programlama kodu veya algoritmaları C++, Java Scripts, Python ve Solidity dilleri kullanılarak geliştirilmektedir. Peki, akıllı sözleşmeler nasıl bir çalışma yapısına sahip?
1. Teklifin Oluşturulması
• Süreç, birinci tarafın işlemle ilgili teklifini hazırlamasıyla başlar.
• Bu taraf, sözleşmenin şartlarını dijital bir biçimde kodlar (örneğin: “Eğer X gerçekleşirse, o zaman Y uygulanır”).
• Bu koşullar akıllı sözleşme diliyle blokzinciri ağına kaydedilir ve herkesin erişimine açık hâle gelir.
2. Müzakere Süreci
• Karşı taraf bu teklifi inceler ve kendi taleplerini sunabilir.
• Her iki taraf, akıllı sözleşmenin içeriğinde yer alan maddeler (ödeme tarihi, teslim koşulları, fiyat vs.) üzerinde mutabakata varana kadar dijital ortamda müzakere edebilir.
• Tüm değişiklikler blokzinciri üzerinde şeffaf şekilde kayıt altına alınır.
3. Onay ve Kilitleme
• Taraflar şartlarda anlaşınca sözleşme “kilitlenir”, yani üzerinde artık değişiklik yapılamaz.
• Bu onay ile birlikte sözleşme, blokzincir üzerinde değiştirilemez ve güvenli bir şekilde saklanır.
• Sözleşme artık otomatik olarak işlemleri tetiklemeye hazır hâle gelmiştir.
4. Koşulların İzlenmesi ve Doğrulanması
• Sözleşmeye bağlı tetikleyici olaylar, gerçek zamanlı olarak izlenir (örneğin: ödeme girişi, teslimat bildirimi, sistem giriş log’ları vs.).
• Akıllı sözleşme bu olayları otomatik olarak kontrol eder ve şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirir.
• Eğer şartlar karşılanmışsa işlem bir sonraki aşamaya geçer.
5. İşlemin Gerçekleşmesi
• Tetikleyici olay meydana geldiğinde, sözleşme otomatik olarak devreye girer.
• Bu kapsamda;
Akıllı sözleşmeler farklı sektör ve alanlardaki sağladığı maliyet, erişebilirlik ve hızlı uygulama kolaylığı sayesinde her sene kullanım ağı ve uygulanmasının kapsamı genişlemeye başlamıştır. Tabii, bu genişleme ve yaygınlaşmayla beraber akıllı sözleşmlerin kullanım zorluğu da ortaya çıkmaya başlamıştır. Uygulama da karşılaşılan bazı zorlukları maddelere dönüştürürsek;
Akıllı sözleşmelerin İslami Finans’a uygunluğunu incelemeden önce İslami finansta sözleşmelerin yerini, uygulanma alanlarını ve çerçevesini incelememiz lazım.
Sözleşmeler veya diğer adıyla akitler, İslam ticaret hukukuna dayanarak İslam iktisadının temelini oluşturur. Terim anlamıyla akit, belirli bir konuda iki taraf arasında tarafların icap ve kabulü ile sonuçlanan bir sözleşmeyi ifade eder. İslam iktisadında sözleşme bir işlemin gerçeli olabilmesinin ölçüsüdür. İslam hukukunda geçerli bir sözleşmenin yapılabilmesi için altı unsura sahip olmalıdır;
• Teklif sunan ve teklif sunulan
• İcap ve kabul
• Konu ve bedel
İslam hukukunda geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için birtakım temel unsurların yerine getirilmesi gerekir. Bu unsurlar, yalnızca iki taraf arasında gerçekleşen bir alışverişi değil, aynı zamanda taraflar arasındaki hak ve sorumlulukların ahlaki ve hukuki bir zemine oturtulmasını da sağlar. Bu bağlamda İslam hukuku, yalnızca ekonomik faydayı değil, meşruiyeti, hakkaniyeti ve toplumsal faydayı da esas alır.
Bir sözleşmenin oluşabilmesi için iki tarafın açıkça belirlenmiş olması gerekir: biri teklifi (icap) sunan, diğeri bu teklifi değerlendiren ve kabul eden (kabul) taraftır. Bu iki taraf arasında açık bir irade beyanı bulunmadan, yani yalnızca bir tarafın niyetiyle sözleşme kurulması mümkün değildir. Örneğin, bir kişinin tek taraflı olarak bir malı bağışlama ya da borçtan feragat etme niyeti, diğer tarafın rızası ve kabulü olmadan geçerli bir sözleşme teşkil etmez. Bu durum, İslam hukukunun karşılıklılık ve rıza esasına dayalı sözleşme anlayışının bir yansımasıdır. Taraflar arasında karşılıklı rıza gerçekleşmeden yükümlülük doğurucu bir işlem başlamaz.
2. İcap ve Kabul (Teklif ve Onay)
Sözleşmenin hukuken geçerli olabilmesi için icap (teklif) ve kabul (onay) sürecinin gerçekleşmesi gerekir. İcap, sözleşmeye taraf olan kişilerden birinin, belirli bir konu ve şartlar çerçevesinde diğer tarafa yaptığı tekliftir. Bu teklif, açık ve belirli olmalı, muhatabın anlayabileceği bir şekilde ifade edilmelidir. Kabul ise, diğer tarafın bu teklifi onaylamasıdır. İcap ve kabul, sözlü, yazılı ya da temsilci aracılığıyla yapılabilir. Bu noktada önemli olan, kabul beyanının, teklifin sunulduğu yer ve zamanda gerçekleşmesidir. Yani tarafların aynı ortamda bulunması ya da irade beyanlarının zaman açısından örtüşmesi gereklidir. Zira İslam hukukunda irade beyanları arasındaki örtüşme (ittisal), sözleşmenin kurulması açısından önem taşır.
Ayrıca, tarafların irade beyanlarının herhangi bir baskı ya da zorlama olmadan gerçekleşmesi şarttır. Aksi halde, bu tür bir sözleşme geçersiz veya feshedilebilir kabul edilir. Bu ilke, İslam hukukunun adalet ve hakkaniyet esaslarını koruma gayretinin bir göstergesidir.
3. Konu ve Bedelin Meşruiyeti
Sözleşmenin geçerliliği için ele alınan mal veya hizmetin (konu) ve karşılığında belirlenen bedelin (semen) şer’i açıdan meşru olması gerekir. Söz konusu mal ya da hizmet haram kılınmış unsurlar içeremez; örneğin alkollü içkiler, kumar hizmetleri, domuz ürünleri veya faizli işlemler sözleşme konusu yapılamaz. Bununla birlikte konu, sözleşme sırasında mevcut, tanımlanabilir ve teslim edilebilir olmalıdır. Meçhul, henüz var olmayan ya da mülkiyeti sözleşme tarafına ait olmayan bir şey sözleşmenin konusu olamaz.
Bedelin de meşru ve makul bir şekilde belirlenmiş olması, tarafların hakkaniyet içinde alışveriş yapabilmesi açısından önemlidir. Ayrıca bedelin belirli bir zaman içinde ödenebilir olması ve ödeme biçiminin (nakit, takas, vadeli vb.) sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir.
İslam ekonomisi ve finans sisteminde sözleşmeler, yalnızca ticari işlemlerin değil, aynı zamanda toplumsal ilişkilerin ve ahlaki sorumlulukların da zeminini oluşturur. Bu sözleşmeler, hem bireylerin mülkiyet haklarını korumayı hem de işlemlerin şeffaf ve adil bir şekilde gerçekleşmesini garanti altına almayı amaçlar. Sözleşmenin tarafları arasında güvenin sağlanması, bu yapının sürdürülebilirliği açısından elzemdir.
Bu çerçevede akıllı sözleşmeler, teknolojik gelişmelerin sunduğu yeni bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki, bu yeni sözleşme türü, İslam finansı ilkeleriyle ne ölçüde örtüşmektedir? Taraf iradeleri, meşru konu ve bedel, karşılıklılık ve adalet gibi temel ilkeler dijital ortamda da geçerliliğini sürdürebilir mi? Akıllı sözleşmelerin, özellikle aracıları ortadan kaldırması ve şeffaflığı artırması gibi özellikleri, İslami finans ilkeleri açısından bir avantaj mıdır, yoksa risk mi barındırır?
İşte şimdi bu sorulara odaklanarak, akıllı sözleşmelerin İslami finans içindeki yeri ve potansiyel uyum alanlarını daha yakından incelemenin vakti geldi.
Akıllı sözleşmeler, blokzincir (blockchain) teknolojisi üzerinde çalışan, belirli şartlar yerine geldiğinde otomatik olarak işlem gerçekleştiren dijital anlaşmalardır. Aracıya ihtiyaç duymadan, iki taraf arasında güvenli ve şeffaf bir şekilde işlem yapılmasına olanak tanır. Tam da burada İslam ekonomisinin temel ilkeleriyle ortak noktalar ortaya çıkıyor: şeffaflık, güven, ve haksız kazancın önlenmesi.
Ancak İslami finansın sadece şekle değil, niyete ve içeriğe de önem verdiğini unutmamak gerekir. Bir işlemin otomatik olması, onun İslami açıdan uygun olduğu anlamına gelmez. Sözleşmenin içeriğinde faiz (riba), belirsizlik (garar) ya da hileli kazançlar varsa, bu sözleşme ne kadar akıllı olursa olsun, şeriata uygun değildir.
İşte bu yüzden, akıllı sözleşmelerin İslami finansla uyumlu olabilmesi için şu üç temel unsur önemlidir:
1. İçerik denetimi: Sözleşmede yer alan maddelerin İslam hukukuna uygun olması gerekir.
2. Şeffaflık: Taraflar sözleşmenin nasıl çalıştığını açıkça bilmeli; hiçbir belirsizlik içermemeli.
3. İzleme ve onay mekanizması: İslami değerlere göre hazırlanmış sözleşmelerin bir şeriat danışma kurulu veya uzmanı tarafından incelenmesi faydalı olabilir.
Kısacası, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, değerlerin pusulası şaşmamalı. Akıllı sözleşmeler, doğru kullanıldığında, hem güvenli hem de şeriata uygun bir ticaret ortamı oluşturabilir. Önemli olan, dijital yeniliklerle manevi sorumlulukları bir arada yürütmek.
Akıllı sözleşmeler, blokzincir üzerinde çalışan, yazılım kodlarıyla oluşturulmuş dijital anlaşmalardır. Belirlenen şartlar yerine geldiğinde işlem otomatik olarak gerçekleşir. Ne aracıya ihtiyaç duyulur, ne de sonradan sözleşme şartlarına müdahale edilir. Bu da onları hem güvenilir hem de zamandan tasarruf sağlayan bir araç haline getirir.
Peki, bu teknolojiyi İslami finans sisteminde nasıl kullanabiliriz?
İslam ekonomisinde yaygın olan kâr-zarar ortaklığı esasına dayalı sözleşmeler, akıllı sözleşmelerle daha şeffaf ve güvenli hale getirilebilir. Tarafların sermaye katkısı, kâr oranları ve çıkış şartları kodlanabilir. Böylece hem girişimci hem de yatırımcı haklarını koruyarak iş birliği yapabilir.
2. Zekât ve Sadaka Dağıtımında
Bağış sistemleri, akıllı sözleşmelerle çok daha şeffaf hale gelebilir. Belirli bir eşiğe ulaşan fon, otomatik olarak ihtiyaç sahibine aktarılabilir. Böylece güven duygusu artar, suistimal riski azalır.
3. İslami Finansal Ürünlerin Otomasyonu
Murabaha ve kira esaslı finansman (ijara) gibi modeller, belirli şartlar çerçevesinde dijital olarak programlanabilir. Faiz içermeyen, belirsizlikten uzak ve iki tarafın da rızasına dayalı işlemler, akıllı sözleşmelerle daha etkili yönetilebilir.
4. Şeriat Uyumunun Takibi
Akıllı sözleşmeler yalnızca işlemleri yürütmekle kalmaz, aynı zamanda şeriat uyumu kriterlerini de denetleyebilir. Örneğin, faiz içeren işlemlerin sistem dışı kalması veya zekâtın belirli bir oranı geçtiğinde otomatik bildirim verilmesi gibi kontrol mekanizmaları kodlanabilir.
Teknolojiyle Değerlere Hizmet Etmek
Akıllı sözleşmeler, eğer doğru içerikle yazılır ve şeriata uygunluk gözetilirse, İslami finans sisteminin güven, adalet ve şeffaflık ilkelerine güçlü bir destek sunabilir. Yani mesele sadece teknolojiyi kullanmak değil; teknolojiyi doğru amaçla, doğru değerlerle şekillendirmek.
Sonuç olarak, akıllı sözleşmeler; aracılara duyulan ihtiyacı azaltan, işlemleri hızlandıran ve taraflar arasında güveni kodla sağlayan yenilikçi yapılardır. Giderek daha fazla sektörde uygulama alanı bulan bu sözleşmeler, gelecekte iş yapma biçimimizi kökten değiştirme potansiyeline sahiptir. Ancak bu teknolojinin tam anlamıyla yaygınlaşabilmesi için hukuki altyapının geliştirilmesi, teknik bilgi birikiminin artırılması ve toplumsal farkındalığın sağlanması gerekmektedir. Akıllı sözleşmeler, dijital çağın getirdiği fırsatları değerlendirmek isteyen bireyler ve kurumlar için önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır.
Spam yok. Sadece en son sürümler ve ipuçları, ilginç makaleler ve her hafta gelen kutunuzda özel röportajlar.
Gizlilik politikamızı okuyun
Ethis Kitle Fonlama Platformu A.Ş., Sermaye Piyasası Kurulu'na faaliyet izni başvurusunda bulunmuş ancak başvuru henüz sonuçlanmamıştır. Platformumuz henüz lisanslı bir kitle fonlama platformu değildir. Bu web sitesi sadece test amaçlı açılmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu'ndan faaliyet izni alınmadan ne İhraççılar ne de Yatırımcılar platformumuz üzerinden işlem yapamayacaktır. Saygıyla duyurulur.